Peygamber Efendimizin Konuşmaları

Başkalarıyla konuşma üslubu ve insanlara hitap tarzı, insanın akıl seviyesini, bilincini, edebini, şuur ve gönül zenginliğini ortaya koyar. Allah Resulü’nü bu konudaki hassasiyetleri ve zarafetleri konusunda da örnek alabilmek için, o güzel insanın konuşma tarzını aydınlatan bilgilere değineceğiz. Birçoklarımızın, bu konuda büyük eksiklik ve hatalar içinde olduğu bir gerçektir.

a) Faydalı ve Gerekli Konuşurdu

Günlük olarak konuştuğumuz şeylerin önemli bir kısmı ya tamamen boştur, ya faydası azdır, ya da konuşanı ilgilendirmeyen alakasız konulardır. Bu yüzden nefsini ıslah eden kimselere yakışan, dilini kontrol etmek ve sözlerini ölçülü söylemektir. Allah Resulü (s), kendisini ilgilendirmeyen ve faydalı olmayan şeyleri konuşmazdı. Konuştuğu zaman da ayrıştırıcı ve kırıcı değil, birleştirici ve sevgiyi artırıcı tarzda konuşurdu.[1]

b) Muhatabın Seviyesine Göre Konuşurdu

Akıllı insan konuştuğunda karşısındakilerin bilgisi, düşünce yapısı ve kapasitesine göre konuşur. Zira muhatapların durumu göz önüne alınmadan yapılan konuşma, hem onları yorar, hem de yanlış anlamalara ve yanlış düşüncelere sürükler. Allah Resulü, “mutlak akıl” olarak varlık âleminin bütün yüce sırlarını bilmesine rağmen, konuştuğunda karşısındakinin şuur ve kapasitesini ölçerek konuşurdu.

İmam Sadık (a) şöyle buyuruyor: Resulullah (s) insanlarla kendi aklı seviyesinde konuşmazdı. O şöyle buyururdu: “Biz peygamberlere, insanların akılları seviyesinde konuşmamız emredilmiştir.”[2]

Bu genel bir kural olarak, kitap yazan, halka konuşma yapan ve ders veren herkes için önemli bir ölçüdür. Halkın anlayabileceği şekilde açık ve anlaşılır konuşmak veya yazmak onlarla iyi bir iletişim içinde olmanın en önemli şartıdır. Peygamberimizin (s) sözleri açık, net ve anlaşılır bir üsluba sahipti ve herkes tarafından anlaşılabilir mahiyetteydi.”[3]

c) İyi Bir Dinleyici İdi

Sabır ve tahammül, bazen başkalarının sözlerini dinlemekte kendisini gösterir. Aceleci ve kapasitesi düşük insanlar, yalnız kendileri konuşmak isterler. Başkalarının sözlerini sonuna kadar dinleme tahammüllünü gösteremezler.

Allah Resulü (s), konuşan birinin sözünü kesmeme ve sabırla dinleme konusunda sahabesini eğitmiştir. Kendileri de kimsenin sözünü kesmemeğe titizlikle ihtimam gösterirlerdi.[4]

d) Tebessümle Konuşurdu

Güzel ahlakın göstergelerinden biri konuşurken tebessümlü olmaktır.

”Allah Resulü (s) konuşurken tebessümle konuşurdu.”[5]

Bazen konuştuğu kimseleri neşelendirmek için sözlerine mizah da katardı.[6]

e) Az ve Öz Konuşurdu

Çok konuşmak, dinleyiciyi eziyet eder ve yorar. Uzun konuşmalar, insanları dini toplantılardan ve Cuma namazlarından kaçırır ve soğutur. Resulullah’ın (s) bütün sözleri nurdu, hikmet dolu ve eğiticiydi ama buna rağmen konuşmalarını kısa tutardı.

”En kısa, ve gereksiz sözlerden en çok arındırılmış hutbe onun hutbesiydi.”[7]

Bu, Hz. Peygamber’in (s) konuşma sırasında da halkın durumunu düşündüğünü, onların havsalasını zorlamamaya dikkat ettiğini ortaya koymaktadır.

f) Sohbette Halka Uyum Sağlardı

Resulullah’ın (s) toplantılarında dikkat ettiği faktörlerdin biri de, insanlarla konuşurken onlarla uyum içinde olmaktı. Yani insanlar ne hakkında konuşmak istiyorsa o da kendini onların sohbetinden uzak tutmazdı. Onlarla toplumsal ve güncel sorunları konuşurdu.

Dini ve dünyevi meseleleri dostlarıyla rahat rahat konuşur paylaşırdı. Üçüncü bölümde Allah Resulü’nün (s) bu huyunu Zeyd b. Sabit’ten rivayetle aktarmıştık.

 ”Bazı durumlarda, söylediği sözün iyice anlaşılması ve muhatabın aydınlanması için sözünü üç kez tekrar ederdi.”[8]

g) Kızgınlık Anında Diline Hâkim Olurdu

Resulullah (s) herkesten geç sinirlenir ve kızar, herkesten erken bağışlar ve affederdi. Kızgınlık ve sükûnet halindeki konuşması aynı idi. Yani ne sevinçliyken boş konuşur ve dalkavukluk eder, ne de kızgınlık anında doğru olanı söylemekten çekinirdi. ”Razılık ve kızgınlık halinde haktan başka bir şey konuşmazdı.”[9]

Enes b. Malik şöyle diyor: ”Ben dokuz yıl Peygamberin hizmetinde oldum, bir kere olsun bana ‘niye öyle yaptın, niye böyle yaptın’ dediğini veya bana bir kusur bulduğunu hatırlamıyorum.[10]

Bunlar, Peygamberimizin (s), Allah tarafından övülmüş yüce ahlakının sadece bir kısmıdır. Hz. Peygamber’in (s) takipçisi olduğunu iddia edenlere düşen görev, bu örnek davranışları kendine ölçü edinmektir. Konuşmalar hak üzere, Allah rızasına uygun, aydınlatıcı, sabırlı, kısa ve çekici olmalıdır.

[1]Biharu’l-Envar, Allame Meclisi, c.16, s.151

[2]-Aynı kaynak, s.280

[3]Mekarimu’l-Ahlak, Tabersi, s.23

[4]Biharu’l-Envar, Allame Meclisi, c.16, s.153

[5]Sünenü’n-Nebi, Allame Tabatabai, s.48

[6]-Aynı kaynak

[7]Biharu’l-Envar, Allame Meclisi, c.16, s.237; Mekarimu’l-Ahlak, Tabersi, s.23

[8]Mekarimu’l-Ahlak, Tabersi, s.20.

[9]Sünenü’n-Nebi, Allame Tabatabai, s.76

[10]Mekarimu’l-Ahlak, Tabersi, s.16